15 Temmuz 2010 Perşembe


Başka bir açıklaması yok; kalakaldım. Bugün Almanca sınavında çok iyi bildiğimi sandığım konunun sorularında kalakaldım ve abuk subuk cevaplar verdim. Yarın ikinci sınav var ama o daha zor olacak ve bir daha kalakalmak istemiyorum. Ruh hali: kalakalmış.

14 Temmuz 2010 Çarşamba

Sayın Melissa Auf der Maur Hanım, yeni albümünü netten dinletecek kadar cömert:

http://xmadmx.com/

Hemen altta click here to listen to the entire ooom album butonu sizi bekler.

Yeni konsept pek bir hoşuma gitti. Çizgi roman ve film falan filan destekliyor albümü. Bakalım işte, zamanla ele geçireceğiz hepsini.

11 Temmuz 2010 Pazar

Gelelim günübirlik Münih turuma J Geçen hafta cumartesi günü Münih’e bu yılki 2. gezimi gerçekleştirdim. Amaç, 3 Pinakothek müzesini gezmekti. Aldım yanıma Özge’yi, 3 saatlik rahat bir yolculuk geçirdik. Alte Pinakothek’te 3 saat, Neue Pinakothek’te 1 saat, Pinakothek der Moderne’de ise yarım saat geçirebildik. Ayrıntıya inecek vakit yoktu ama Alte Pinakothek çok çok çok güzeldi. Alte Pinakothek’i de gördüm ya, Almanya’daki misyonumu tamamlamış gibi hissediyorum. Modern müze ise biraz trajik oldu. Gezinin son durağı olduğundan ve kapanma vaktine az zaman kaldığından yarım yamalak gezebildik, hatta koşa koşa diyelim.

Efendim, bu üç müzenin bulunduğu yere (hemen merkezde) Kunstareal München diyor bizim sarı kafalar. Kendisi Barerstr.’de olmasına rağmen biz hiç tren istasyonundan çıkmayıp Theresienstr.’ye giden bir metroya atlayıp 2 sokak yürüdük. Gayet yakın efendim, istasyondan 2 durak sonra Theresienstr. geliyor. Müze ziyaretine gelince, ağzım açık gezdim bir çok odayı ki müzenin alış-veriş kısmı da kısımdı hani. Aslında bu sıcakta öglen güneşinde yapılabilecek en serinletici aktivitelerden biri olarak görüyorum bu geziyi. Akşamüstü, güneşin yakıcı ışınlarını azaltmasıyla, biz de sokaklara saldık kendimizi. Münih Belediye Binası etrafında birkaç tur attıktan sonra bir kafede oturup leziz Apfelstrudel yedik J Hiç bu kadar güzelini yememiştim, sanırım yufkasını evde açmış olmaları duruma lezzet katıyor.

Dönüş ise işin fantastik kısmıydı. Herkesin de bildiği gibi bu sarı kafalar, Dünya Kupası konusunda çok heyecanlı çocuklar. O gün Arjantin’i 4-0 yenmenin vermiş olduğu sarhoşlukla yine sokaklarda taşkın! eylemlerde bulunuyorlardı. Aman ne taşkınlığı, ancak sarhoş olup nida atar bunlar; daha da bir şeye bulaşmazlar; ama akşam yolculuğu bunca sarhoş ve çılgın genç-yaşlı nüfusla çok da kolay geçmiyor. Hele ki tren raylarında akşam 45 dakikalık bilmem ne çalışması yapacakları tutunca normal saatten 1 saat geç vardık Bamberg’e. Yine de diyebilirim ki sanırım Almanya’nın sarhoşlarını seviyorum. Yaptıkları en aykırı eylem yemeğimize sulanmaktı ve yüz vermeyince uzaklaştılar. Ha bir de bir tanesine galiba çok dokundu ki suratsızlığımız, adamcağız “don’t you like german men?” diye sordu; biz tarafına bakmayınca da gitti (efendi sarhoş). 4.5 saatlik gürültülü yolculuktan sağ salim döndük ama ertesi gün nasıl uyandım bilmiyorum. Tüm gün ayakta, sonra gürültülü vagonda derken fena yorulmuşuz.

Bu da fotoğraflardan derlediğim Münih raporum:

1-2. Alte Pinakothek müzesi, koleksiyonunda önemli ressamların eserlerini barındırıyor ve Münih’e yolunuz düşerse ve müze gezecek vaktiniz varsa, bence bir deneyin. 2 numaralı resim müzenin merdivenleri sadeceJ

3. Bu yumurta, Bruegel’in The Land of Cockaigne isimli eserinden bir detay. Aynı detayı kartpostallarda kullanmayı akıl eden müze yönetimi, bu kareyi basmış satıyor. İsteyene ben bu detayı severek yollarım, kendi kartınızı kendiniz basın.

4. Pinakothek der Moderne’nin salonlarından birisi. Kısıtlı zamanda göz atabildik ancak. Bu salon da Design Vision 1900-2002 diye adlandırılmış ve adından da anlaşılacağı gibi bu zaman dilimindeki tasarımlardan bir derleme oluşturulmuş. Neler var peki? Arabalar, radyolar, mutfak eşyaları, koltuklar vb.

5. Beş numero ise Neue Pinakothek Müzesinin salonlarından biri. Neue Pinakothek, temel olarak 19. yy’dan sonra yapılmış tablolara ve heykellere ev sahipliği yapıyor. Kimler var peki? Van Gogh, Klimt, Cézanne, Delacroix, Monet, Picasso ve Rodin ve daha niceleri.

6. Neue Pinakothek’te hemen –yanlış hatırlamıyorsam- üçüncü salona geldik gelmedik, bizi selamlayan Wolf von Hoyer’in Psyche’si.

7. Müze çıkışı merkeze giderken hemen Belediye Binasının yanındaki sokakta bandurası elinde şarkı söyleyen bir teyze vardı. Muhtemelen Slav’dı J Önünde de cd’ler duruyordu ama sadece çaldığı 2 şarkıyı vidyoya alıp emeğini de parayla biraz da olsa ödeyip gittik bu sokaktan. Bu arada şuna değinmeden geçemeyeceğim. Vuvuzelalı çılgın Almanlar, Banduralı Teyze şarkısını söylerken şuursuzca o düdük enstrümanı çalma girişiminde bulundular. Teyzeye saygısızlık yaptıklarını anlayınca da özür dileyip müziğini dinlediler ve para bırakıp gittiler. Efendi sarhoşlardan bahsetmiştim sanırımJ

8. Modern Müzede, Türk sanatçı Canan Şenol’un hazırladığı bir videonun gösterimi vardı. Hepsini izlemedim ama kadının toplumdaki yeriyle ilgiliydi diye düşünüyorum. Bu da başkahraman Fadike ve annesi :) Anne, kızına “şehir seni bozdu” gibi laflar ediyordu biz uzaklaşırken.

9. Bu da Dortmundlu sanatçı Norbert Tadeusz’un Atelier isimli çalışması. Yine Modern Müzeden.

10. Arjantin zaferi sarhoşu Almanlar, Belediye Binası önündeki mini havuzun üzerinde oynarken J

11. Ve işte tüm günün anlamını zirveye çıkaran Apfelstrudel! Güney Almanya ve Avusturya’da bol bol pişirilen bu elmalı rulo pastanın Münih’te evde açılmış yufkadan yapılmışını, dondurma ve tarçınla ikram ediyorlar. On numero bir tat J